Sarhoş Atlar Zamanı


Ne zaman yağmur yağsa ben yazıyorum.Yağmurla gelen birşeyse bu bendeki sürekli yağmur yağan bir yerlere taşınmam gerekecek.Almanya olabilir mi bu? Almanya mı? Asla...Bir çok ülkeye gitmek isterim ama bu hoşnutsuz ,yüzü gülmeyen bir toplum olmamalı.


Tekrar yazmama neden aslında yağmur değil,beni etkileyen,yaralayıcı bir senaryoya sahip bir filmdi.Tavsiye üzerine izlemeye koyuldum.Rastlayanlar ve sonuna kadar izleyenler vardır belkide kanal 24'te idi mevzubahis film...Sarhoş Atlar Zamanı ....Filmin ismi çok cezbedici öyle değil mi?Kesinlikle öyle...Yada en azından bana öyle geldi...Film İranda kürtlerin yaşadığı bir sınır köyünde çekilmiş.Kürtçe ve Farsça karışımı ve uzun metrajlı film ödüllerine sahip.İlk etapta izleyeni kendine kilitlemediği kesin.Ama sadece bir kaç dakika sonra amatör oyuncuların o eşsiz kabiliyeti sizi oturduğunuz yerden tutup İran'a kadar sürüklüyor.İnanın bir sahnesinde ordaymışım gibi bir hisse bile kapıldım .Gerçek hayattan bir kesiti konu alıyor...Film de merak ettiklerim ve olmasını istediklerim vardı elbet.Kafamda mükemmel olması için senaryonun geri kalanını görememek beni çok sıktı.Ama bu hali bile mükemmel ötesiydi.


Söz sahibi olmayan küçük çocukların doğuda veya zor şartlarda aldıkları sorumluluklar göz yaşartıcı olabiliyor.Bazen düşünüyorumda biz hakikaten bir elimiz yağda bir elimiz balda büyümüşüz be.Bize bu imkanlar sunulmuş.Düşününce babamın sözleri kulağımda çınlayıp durdu filmin en ücra köşesinde.Sizin imkanlarınız bizde olmadı derdi babam ve lastik ayakkabılarından tut karda kışta okula gitmek için geçtikleri yollardan bahsederdi..Hepsi bizde varken biz şaşkın jenarasyon elimizin tersiyle canımızın emrettiği gibi yaşıyoruz.Ve işin kötü yanı bu şehirde okadar çok camii,okadar çok okul var ki neden????Neden diyorum çünkü neden doğuda bu kadarı yok.Hastanelerin sayısı,okulların sayısı camiiler kadar değil...Doğunun körelmeside terör olayların çoğalmasıda bundandır.Adamların yapacak başka birşeyi yok.Filmde bile kaçakçılık yapılıyor para kazanabilmek için.Aslında film ciddi anlamda toplumsal utanca ışık tutuyor.Ve bu utanç verici durumu İran kadar yanıbaşımızda hissetmemizde en normali...
Annemin düşüncesi bittabi çok sıradan bir film olduğu yönündeydi.Belkide şehirden çok köy hayatı gören içimizde bir tek o vardı.İşte böyle olur şöyle olur diye filmle beraber geçmişini tazeledi.Ve film bitti.
Bu film için uzun metrajlı cümleler kurabilirdim elbetteki, fakat izlemeyeneniz olabilir diye susuyorum.Genelde ben filmi baştan sona anlatabilirdim ve anlatmamak için yazımı sonlandırıyorum.Yönetmeninin savaşın içinde büyüyne çocukları anlattığı Kaplumbağalarda uçar,kara tahta gibi filmleride önemli ve izlenesi filmler içinde....Size iyi seyirler anacım .
Ve bu eserin sahibi Bahman Ghobadi 'yide takibime almaktan geri kalmıyorum....Nuri Bilge Ceylan'ın üslubunu sevenleriniz bu filmide sevmeniz mümkün.

Huzur


Hımmm, eeee, ööö, şeyy, ya nasıl başlayacağımı bilemediğim bir yazı oldu bu nedense.Konu insani duygular ,insanlık olunca sinirleniyorum ve cümleye başlayamıyorum tıpkı az önceki gibi...Çünkü çevremizde gördüğümüz pek çok tüketici bu duygularıda sömürür oldu.Televizyonda anahaberlerde Deniz Feneri ki o kadar güvenilir bir kurum oldu son zamanlarda ,can alıcı nokta o bile halkın bu zaafını kullanıyormuş.Kime güveneceğini bilmediğin ,kime yardım yapabileceğini bilmediğin ,aslında birçok şeyi bilemediğimiz bir ülke burası.Siyasi boyutta bilemediklerimiz elbetteki tartışılamaz durumda Tayyip Erdoğanın da her noka muhalefet olduğu gibi bu konudada parmağının olduğu zaten hiç şüphesiz okların birinide ona çeviriyor.Bu madalyonun diğer yüzü olduğu için tıp diyor ve geçiyoruz.

Çevrenize bakın şöyle bir , bu ay dilenciler sanki biri düğmeye basmışçasına köşe bucak yayıldılar.Beş kuruş vermiyorum valla.Bu kendimi adi hissettiriyor gerçi ama cidden inanmadığım hatta arkamdan" Ahahaha salağa bak,lan memlekette ne enayiler var ."diye söyleniyormuş gibi bir iç sesle elimi attığım cebimden tekrar çıkarır oldum.Bir keresinde bu dilencilik dalaveresine şahit oldum .Hergün geçtiğim yoldan işe doğru gidiyorum.O yol üzerinde 5m. arayla dilenciler oturur.Biri diğerinin yerine oturacak ki adam erkek gücünü kadına savuruyor, kadında ordan kalkıyor başka bir köşeye, o sıra adamın ses tonu gayet güçlü ve öfkeli ve ne hikmetse epeyce gür çıkıyor,Sonra yerine kurulup mülayim bir ses tonuyla "baciiiii Allahın rızası için"demesin mi ıyk nefret ediyorum valla gıcık oluyorum iki yüzlü insanlar .Dilenciyi öldürdüğümde kaç yıl yatacağımı hesaplıyorum.Her o yoldan geçişimde de dejavu yaşıyorum.Birde minik evlatlarını bu sahneye atmıyorlar mı?Ahhh ahhh.Sadece işe giderken bana Çiğdem bacım tatlı bacım diyen sevimli tatlı dilli ve gerçekten yoksulluğuna inandığım beni işe tatlı dille yollayan o amcaya veriyorum cebimde tuttuğum birlikleri.
Şimdi konumuz yardım madem ben yardım etmek istiyorum bu tür kurumlara sıfır güvenim var.Yolsuzluğun kapkacı aştığı bu memlekette kendi işimi kendim görürüm len politikası uyguluyorum.Nasıl mı? Şöyle ;

Babam vefat edince kıyafetlerini KIZILAY vs. kurumlara gönderdik fakat almadılar.Yapacak pek birşeyde yoktu.Çünkü kızılayın arşivinde birsürü kıyafet öylece duruyormuş.Öylece dursun diyede insanlar bağış yapmazlar.Para versen arşive atmazlar kazak gibi giyerler.En sonunda kızılay kabul etti.Ama bu konular deşelenirken bir diğer acı bilanço göze çarptı.


Bildiğimiz gibi huzur evleri onlara senelerini verip bakan ailelerin çocuklarının onlara bakamadıkları için bir köşeye attıkları yer.Evebeynler burda kimsesizliğe terkedilmiş hayırsız evlatlarını gözler dururlar.Kimisi artık baya ele ayağa düştüğü için çaresiz ne yapsalar eli mahkum ölümü özleyen ihtiyarlarımız.Mahsun Kırmızıgül'ün Beyaz Melek filmini izleyenler yaa bu kadar mı ,olamaz diye üzücüklere boğulmuştuk.İnanılmaz hoşuma gitti Mahsun gibi bir adamdan bu kadar dev bir kadroyu böyle bir duyarlı konuda buluşturduğu için ve unutulmaz bir daha belkide hiç bir karesinde göremeyeceğimiz simalarla bizi gözyaşlarına boğduğu için tebrik etmek gerek.Belkide büyük yankı uyandırdı Mahsun.Huzur evlerinden tepkiler aldı bu sinema filmine dair.Ama geneli elbetteki böyle.Neler izledik,neler gördük.Konumuz yardımdı ama dağıldı gitti.Demem o ki huzur evlerinde ihtiyaçlarını normal olarak karşılamayan ihtiyarlarımız için iç çamaşırı,pijama,veya aklınıza gelebilicek her türlü yardımı bizzat kendi oluşturduğunuz gruplarla gidip işte bu yaa gözümlede gördüm ben en güzelini yaptım diyebileceğiniz bir olaya davet ediyorum.Bu konuda maddi imkanı güçlü olanların da yolsuzluğa paralarını ve vicdanlarını teslim etmemelerini şiddetle öneririm.

Aslında yazı boyunca bunu demek istiyordum ohh yaa rahatladım:)Yarın ,öbürsügün bizimde orda bir köşede birilerini beklemeyeceğimiz meçhul.

seni seviyorum Bay doğru


1.
Beni sahiplendiğin her an
Senin gölgene tutsak kalır benliğim.
Ben ne vakit seni sevsem senli özgürlüğümü özlerim.

Öyle ve öylece sev beni...
Öyle ve öylecesine sahiplen koru.
Öyle ve öylecesine ve dahası var gibi
Ölümüne....
Ömrümce senin kalayım
Bunu sadece sen ve ben bileyim kimseler bilmesin ....
2.
Sonra sensizliğe bıraktığım damlalarımı
Saklayayım bir mendil dokusunda.
Karşısına geçip gülümseyerek izleyeyim onları
Güller açsın yanaklarımda sevmek ve sevilmenin hazzıyla.
Mutlu mu? Mutlu musun? Mutlular mı? olmasın kelimelerim.
Sonsuzun sonsuza çarpıldığı gibi
Herşey kendinden emin Mutlu olsun...
Ve sussun bir şarkı...
Sussun işte...
Susayıpta sussun parmaklarım...
Ve sussun gece.
Gelsin ayazdan dudakları kurumuş bir sabah.
3.
Gece yarısını çoktan geçti vakit
Bununla beraber içi geçmiş bir guguk
pili zayıf düşmüş,
rakamlar beklentili,
zaman daha ağır.

Belki bir ömür bin asır.
Belki bana öyle gelmeleri,
sadece bu oyunların oyunu.

4.
Gecenin içinden ödünç alınan bir iç çekiş.
Ve peşisıra azad edilip hürriyete uçuşan duman..
Işıksız ve ışıkla kalmış evler,
beton yığınları
ve yanında saklı duran gecekondular.
sadece geceye yakışan onlar birde yıldızlar.

5.
Seninle başlayıp memleket meselesine kapılan bir şiir.
Kirpiklerime asılan minik cüceler.
Ve az önceki sigaranın ağzımda bıraktığı zehir.
Uykuma uyanmak gerek şimdi
Kapıyorum gözlerimi ve yine seninle bitiyor...

Kafamızda yıllardır beyaz atıyla gelen masal kahramanları gibi prensler yaratırız dı-gı-dık gelcek aa tam aradığım bu diyip indireceğiz yelkenleri fora.Aşk olucak ve kendi masal ülkemizde bizden mutlusu olmayacak.Bir diğer tarafıda ya öptüğümüz kurbağalar o kadar çok olucakki herdefasında prens olmasını bekleyeceğiz.Biz beyaz attan geçip öptüğümüz kurbağaların prens olmasını bekleyen kısmıyız masalların.

En zor erkeği seçip onu istediğimiz kıvama getirmek için canla başla mücadele ederiz.En büyük yanlışımızda burada zaten. Aslında erkekleri olduğu gibi kabullenmemekteyiz hata üstüne hata yapmamızın tüm sebebi.Bende bu yanlışı yaptım sevmeye milim kala duraksıyordum.Bu süreç içinde zorluklar yaşadım emin olamadığım duygularımla bir sonraki zamanlarda kimbilir anlatacağım ilk aşkımla olan duygularımı kıyasladım bay doğrumla.Sonra durup düşündüm beni düşünmeye itende sadece onun ağzından çıkan ayrılmak mı aklından geçenler demesiydi.Belkide yüzmilyonlarca kez o sözü bekledim evet ya cidden olmuyor diyebilmek için.Ama öyle değildi herşey.İçime girmişti o .O kalbime sahipleniyordu yavaaşş yavaşş hücrelerime işliyordu.Gözlerinden gözlerime köprüler kurmuştu.Hayır dedim istediğim bu değil sadece bir müddet kafa dinlemek istemi bendeki.Tamam dedi konuşmamız gerek ama böyle olmuyor oturduğum yerden eriyorum içten içe.İçimi kemiriyor düşüncelerim.Tamam dedim biz telefonda birbirimizi anlayamıyoruz ve buyüzden yüzyüze hiç kavga etmedik.Yine geldik bir araya ve konuştuk anladı beni bende içimi.Bu durumlarda kendimden nefret ettiğim sıkça görülür.Birini kırmak istemediğimden ve bu kırılanın kalbimde yeri varsa ızdırabını en çok ben çekerim.Bitti o günler şimdi yeni biriyim O yepyeni bir aşk.İtirafımdır ki ben bu çocuğa aşık oluyorum ve evlenirimde.Umarım bozulmaz masallarımdaki bu aşk.Çünkü bir dahası zor benim için çok zor.,

Geçen aklımda kalmış sevgili dostumun sözleri."Hayat zardan ibaret atarız şansımız döner atarız batarız.Herşey santranç gibi akıl işi değil."Hayatımızı aklımızla değil birazcıkta şansımızla yönlendiririz.Ki bu konuda en büyük örnek ablam Şans bu ya evlenmek üzere bu güne kadar hayatına kimsecikleri almadı belkide içten içe platonik yaşadı tüm aşklarını ilk elini tutacağı aşkım bu ya diyeceği biri çıktı karşısına hayatımın en özel kadınıdır ablam.Ondan belkide yazılarımda çok bahsetmemişimdir.Ama kısaca söylemek gerekirse tüm mutlulukların en güzelini hak edendir.İlk evlenme teklifini aldığında birçok keeler birbirimizi yediğimiz bu kızdan ayrılacağım düşüncesi öyle bir koyduki.Nasıl yaa bir evden ikinci bir kayıp düşüncesi bile sessizleştirdi bizi.Çok seviniyorum adına cidden kalbim onun gibi pır pır Çok mutlu ol meleğim.Ya ne güzel şey yaşamak o mutlu ben mutşu çevremde ki herkez bir bir mutlu.Bu yaşanmaya değer diyor.Gelelim bana bende bay doğruma bir daha haksızlık yapmamak üzere yazımı sonlandırıyorum onunda kendi hayatımında içine etmeyeceğim bir daha.İnatçı olmaktan vazgeçeceğim,söylemek istediğimi korkusuzca söyleyeceğim,sevgimi saklamak yerine ulu orta yaşayacağım.Seviyorum len aşkım seni diyeceğim.Diyorumda hatta inanın masallarla uyutuyorum onu.Tabi alışkın değil böylesi bana masal anlatışım bile bakşa geliyorda çocuğa uyuyamıyor.Dönüp aşkım yaşanmış olay gibi anlatıyorsun gerisini merak etmek için açılıyor gözlerim diyor.Sevimli mi ne?

Eee güzel demişki çirkine evet çirkin evlenmek istiyorum seninle.Çirkin ölmeye hazırlandığı zaman sereserpe koyuverdiği mermerden bir prense dönüyor.Güzel alışagelmiş olduğu çirkin yüzü arıyor kollarında sen çirkin değilsin diyor.Prens laneti anlatıp sevebildiği için seviniyor.Mutlu mesut bir sarayda yaşıyor ikisi.Bir güzel prenses ve prens masalıda burda bitiyor demeyeceğim çünkü daha sonları yok mutlu yada mutsuz masalımızı kesiyoruz yarı yolunda.Herkes mutlu şimdilik hayatta.Herkez....

Ömür törpüme mutluluklar......Dedim ve gittim.Sevin lan valla güzel bir şey.Bağlamayınız kendinizi eski bir aşka intikamını almayın bir saçmalığın.Layığız hepimiz buna.....Şiirde sana sevgili.yaşanmış yaşanmamış herşey sana.Birde mutlu olmaya çalışanlara..... Birde özür dilemek boynumun borcu kendime o kadar kapılışım vardıki heö aksilikler hemde tempo ha tempo ha diye hepsi edalarıyla yaşadım uzunca bir süre yazamadım döndüm diyip şakkkaaa ne dönmesi benimde bir yaşantım var diyip çöreklendim kendime.İş güç dönüpte gelemedim yanınıza merhaba benim huzurum blogum merhaba bana küsenler ne cici kız oldum ben yaa ağzım kulakcıklarımda.Bu arada Vre balıklarım yaşamadı benimle.Olsun bir süre beni var ettiler nasihatin için saol,Kasımpatım ,Cevvale bende sinir oldum gıcık oldum nerde bu çocuk :/

Eve Geri Dönüş :PpP


Geldim sevgili dostlarım geldim.İstiyordum yaa ayaklarımı uzatıp sabahtan akşama kadar hiç seyretmediğim veya çok seyrettiğim tüm filmleri izleyip manyak olamayı.Hatta işemeyi unutup primalarla gezicektim yerimden kalkmamak için o kadar manyak olmayı istedim ama olmadı bühüü:/
Sabah sabah Seda Saya'nın cır sesiyle uyanacaktım yatağımda
-Seda bacınız sizi bilmem ne hastanesine gönderiyor ceyk ap yapın diye
-Seda abla çeyizim yok bana çeyis yollasanaaa
- gızzz al bacım senden gıymetlimi ihihih
diye süren konuşmaladar olmadı.
Sonra izdivaç programlarını izlicektim
-5.eşimde öldükten sonra yalnız kaldım benimle ölücek bir eş istiyorum
Telefondaki kadın:
-Bey amca emekli maaşını üzerime yapceen,dairelerin benim olcek şartlarım bunlar kabul ediyormusun? hı
-Gel yiwrimm malım mülküm senin olsun benim yaş geçmiş ama çalışıyor saat gibi tık tık haydi nikah masasına
İçimden yuh amca karı senin malın mülkün için istiyır belliki gıdıklayıp 5 parasız yatcen huzur evine.
amaaan banane KuPa diyip susuyorum senin kendine hayrın yok baksana aynaya ne zaman baktın hani yansa bir antalyanın ormanı birde senin kaşların yanar..

lan harbi kendi kaşımı almaya vakit bulamadım haftada bir saçına fön çeken ben kıvır saçlarla anten anten dolaştım makyaj yapmamda yasak diye un gibi gezdim ne bir allık ne bir rimel....ruhum ben ruh dedim aleme:)O hastane senin bu nüfus müdürlüğü benim gezdik ailecek sonraa evin yolunu unuttuk hepberaber...Sormayın bir ara skechlere malzeme olan memurlarla tanıştım gıcıık ettiler beni.

"Sistemle yok hanfendi bekleyin" lütfen diye walkman dinleye dinleye kimliğimi verdi birşey soruyorum
"Bakarmısınız acaba bunu konuda bilgi alabilirmiyim nereye gitmem lazım ?"
kadında tık yok arkadan amca;
"hanım kızım şuraya gidiceksin" diyor.Atlayıp masaya kulaklığının ipiyle gırtlaklamadıma şükretmeli.Saol bey amca deyip 5.masaya geçip işlemimi sonlandırıyorum.Al işte bir gün daha tükettim izinden .Hem de tam bir gün bu kez işlerim aksadı hepten:( Geçiyoruz diğer günlere bomboş hiç bir halta yaramayan sadece en güzel yanı ailemle tükettik.Annem bize baya alıştı gitmemiz onu yalnızlığa iticek belli ki.
Aslında içimdeki duyarlı KuPa diyorki boş ver izni miznidegel anlatacağın hadiseye dünlerden önce yakından yaşadığımız duyduğumuz ve üzüntüye boğulduğumuz bir olay her acı fren sesiyle tüylerimi ürpertti.Bu olaya kitlenip her hız yapanın ardından vahh vahhh demeden edemiyorum...
Şimdilerde askerlerini ihtişamlı bir o kadarda tehlikeli yollayan 2o li yaşlardaki bebeler elbetteki üçü beşi beni okur veya bir okuyan onlara anlatır.Alt kat komşumuz kardeşini böyle bir olayla toprağa verdi yakın zamanda çok değil 1 hafta öncesi.Dün balkonda ben otururken yine böyle bir sahne yaşandı can kaybı olmadı fakat kendilerini o çok sevdiğimiz (diyorum çünkü sürati bende severim adrenalin bambaşkadır bir çoğumuz için) Tokyo Driftteki San veya Hız tutkunundaki en usta şoföre özenerek sürdüler arabalarını Drift yapmaya kalkan bebeler,camlarda oturan bir camdan bir değil iki bebenin sarktığı bir önceki araba bir kaza yapsa yahut bir fren sıksa diğerlerinin yola savrulacağı ve sonrası acının bilançosu.Kızıyorum hemde çok binin arabalarınıza hız yapmadan sesler çıkarın bunada amennah sonra garınızda askerinizi şenliğinizle teslim edin ve bitsin manşet olmadan bir yolculama..KuPa size Akıl fikir diler umarız bu sözleri okuyan kardeşlerim her tür kötü hadiseden kendine ders çıkarmayı bilir...Kızıyorum size elinize o yaşta bıçak,silah almanıza,kızıyorum okulunuzu okuyup siyasete bulaştığınızda,kızıyorum asi tavırlarınıza çünkü görüyorum sonra geride kalanlarınızın içini acıtıyorsunuz....
Saatlerimiz 00:44 iken yayınla ulan gitsin diyorum bu yazıma sizleri bende özledim..Aaaa söylim birde işten msne giremiyorum neti kullanamıyorum şirketimiz artık veto koymuş iyi halt etmiş neyse ne ben evden yazarım yine söz bir taaahaa ösletmem kendimi:) öpücüklere boğdum heppiciğinizi...

NoT:Bu arada koyduğum şarkı Shannon Wright bu kadının özgün özgün takılıp şarkı söylemesine hastayım.Deli bu hatun yirim yirim dedirtiyor bana.Sahne performansına gelince açık olmalıyım olayı size satmak için yalan söyleyemem iğrenç ötesi bir şey ayaklarını sürüye sürüye şarkı söylüyor.Sevgili italyan dostum Mauro yla benim şarkım
"with closed eyes" <3 ben bulupta koyamadım buraya ama hard rock dinlemeyenler kimbilir belki sevebilir...Başlığı okuyanlar KuPa acaba nereye gittide geldi diye içten içe yazının sonunda hala düşünüyor olabilirler yok lan valla hep evdeydim.Benim evim burası..Zaten başlığıda sevmeyip değiştirdim :)Kesin rüyacı yüzüme çarpar yapma hee :/

Aydın(lık)Yandı

1.


benim o hep fırtınalarla boğuşan ruhum
yorulmuyor yaşamaktan.
midyatlı bir gümüş ustasıdır,
süryanive yüzündeki çıban gibi
yüreğinde yaralar taşımaktan.
yorulmuyor yorulmuyor
ağır işçi kedere ve aşka çalışmaktan
kiminde peçeli bir gülüş çağırıyor
kiminde kovuluyor kapılardan.
2.
bak sabah yaklaşıyor birazdan
ufuk moraracak sevgilim
çıplak sokaklarında
ayak seslerim dolaşsın
yasak ırmaklarında yıkanayım
avuçlarına karlı öpüşler bırakayım
rüzgar unutulmuş bir dağ çeşmesine götürsün bizi.
zamanın saatleri unuttuğu
şavkıyan bir dağ çeşmesine.
3.

ey eflatun aşk
bana eflatun yağmurlar yağdırabilir misin
getirebilir misin geçen günleri geri
tutup yıldızları yanıma oturtabilir misin
sana neyi anlatayım
her sarnıç küflü bir yağmuru
her sevda bir ayrılığı yaşar."
Behçet Aysan

Size Nazım'a olan hayranlığımdan bahsetmiştim buracıkta.Bugünde ömrümün şairini anmak istedim.Bakmayın aslında ben çok şiir okuyan çok şiir kitapları olan bir kız değilim.Sadece üni de okuduğum bir Cezmi Ersöz kitabında onun bir iki mısrası yazıyordu.Merakıma yenilip baktım okudum tüm şiirini ve sonra diğerlerini beğendim hatta çok beğendim.İşte ömrümün ikinci güzel adamı Behçet Aysan..Yaşasaydı eğer onunla tanışmayı çok isterdim...Buna engel olanlar utanmalı bence oda aydınlarla beraber karanlığa gömülenlerden....

Üstünde yazdan kalma ince bir gömlek.
Tane tane yağan beyaz
Elleri üşüdü, üşüdüde ince ince saplandı bıçak gibi bir ayaz.
Durup düşündü seneler öncesini ve kulaklarında paslanmış haykırmalar . Ayazın ellerini kestiği güne zıt bir gündü. Oysaki nede heyecanlıydı,hayalleriydi bir yerde herbirinin tek tek uğruna türkülerini söyleyip şiirlerini yazdığı Sivas.Sivasın güzel insanları,anaları,çocukları,çocukların babaları.Hepsi birer düştü, hepsinin hayali bir bir suya düştü.Hayalleri suda boğulamayanlar o gün güpegündüz cayır cayır yanan ateşte masum canlarını verdiler.Mevzu bahis olay ve olayda bahsi geçen insanlar seneler önce aslında çokta değil 93’ün cıvıl cıvıl neşeli ama bir köşesindede sinsi bekleyen cehennemin gününe uyandılar.Kimisi akşama hazırlanıyordu söyleşiler yapıyordu.Bir köşesinde resmini karakalemle kağıda döktürüyordu,kimisi akşam üstü bir kahvede iki tek atıyordu.Döndüklerinde Madımak’ın etrafı sessizdi.Bir kaç saat içinde gözleri kan bürümüş örümcek ağlı beyinlerin onları katletmelerini çaresiz seyrettiler.Ateş topları pencereleri bir bir kırıp geçti.Kaçan kaçtı kaçamayanın kanı zehir dolu bir ağıza şarap olarak sunuldu..Dostları yoktu belkide herşey o mazide bir bir gömüldü.Uğruna türküler yazılan Sivas mimlenip sustu.Katliamı yapanlar yanık ceset kokusunu evinde kustu ve huzuruyla uyudu.Uyudumu orasıda meçhul.
Terör diyoruz ya terör aslında içimizde ,terör aslında beynimizde,geliştiremediğimiz zihinlerimizde.Kızıp küfrettiğimiz düzene asıp parlak beyinleri yok ederek geriledik aslında.Her Türk’ün miilletim demesi yok artık milletim diyenleri seneler önce bir bir gömdük.Şimdi bencil zihniyetin elinde yoğurulup susuyoruz.Susuyoruz çünkü pişmanız.Elimiz kolumuz bağlı.Kendin ettin kendin buldun politikası içlerimizdeki yada içinizdeki yada içlerindeki.Din ardına sığınılmış yokediciler itti bizi karanlığa.Aslında çok şeyler daha yazmak istesede bu parmaklar bir yerden sonra susar.Adamda öyle yaptı kaçtığına pişman oldu yenik düştü ateşe.Gözleri nemli sürdü arabasını bir daha gelmemek üzere katledilmiş ,yokedilmiş ,haritadan kendini silmiş Sivas’a.İnsanlık yanarken o gün Aydın(lık)ta yandı karanlığa yenildi...Giderken zihninde susmayan seslerinide sürükledi peşisıra......Çaldı apansız kasedinin türküsünü....
"madımak yanar durur,
yüreğim kanar durur,
gönül verdiğim halkım,
ateşle oynar durur. "
"madımakta kavruldum,
yüreklere savruldum,
daha yolum vardı da,
yana yana yoruldum.
"Bugün 2 Temmuz değildi ama hergün ateşe yürüdüğümüzü sayarsak.Ne vakit yazsam yeriymiş gibi geldi...Şimdilerde halkın zihnini meşgul eden savaşlar ,iç karmaşalar,skandallar,patlayan bombalar,Yananın mı yoksa yakanın mı yanında olduğu belli olayan suratlar,T.C.nin başka cumhuriyetlere yavaş yavaş salındığını çizen yollar.Çok siyasi bir kız oldun sen KuPa sus kızım duyan olmadıktan sonra sen konuşsan ancak içini dökersin ama rahatlamassın .Binbir gece biter ömründede nerde sende bir yaraya ilaç olamak kendine hayrın yok vatanında hayırsız zati ,hayırlıların topraklarına hayrı yok.Bencil bencil köşelerine pısan ve bu güçlü ama pısırık toplumuna eziyet eden,adama kobay farelikten beter eden bir kaç çengiden başka zeki yok memlekette.Sende ancak yazarsın ve paylaşırsın bir yazıda burda biter.

karpuz büyüten KuPa K1z1:pPp





Haftada bir yazan gt büyüten bir bloger oldum vay anasını yaaa.Aslında olmak istemesemde hayat şartları buna itiyor beni.Buraya yazmayışımın sebebiyetide kendimi anlatmaktan sıkıldığım değil.Akşamları kıçımı rahata gömüp uyumak daha çekici geliyor .Geçip tv karşısında yahutta kitap okurken dalıp gitmek bir romanın içine veya ne olduğu belli olmayan insan yüzleri gördüğün bir rüyaya girmek.Çok garip rüyalar görürüm hep.Birkeresinde sadece kellemin zümrüt yeşili bir su yada bataklığa doğru balon gibi indiğini gördüm.Tıpkı Damien Rice 'ın Crimes klibindeki gibi.Napsamda rüzgar beni çok yukarı çekemiyordu birde ben de karşısında balon kafama bakıyorum oda bana öyle saçma sapan bir rüyaydı.O tip rüyalardan hep suda boğuluyormuşum gibi can çekişerek uyanırım .Kalktığımda yatakta bende sırılsıklam olmuştuk.

Birde Regl dönemim okuduğum tüm blogger bayanlarla aynı dönem bunu yaşamam yalnız hissettirmedi beni.Çok huysuz oluyorum yastığım bile batıyor bana bu dönemde derler ya kuş tüyü ne kuşu be kirpi iğnesi gibi kafamı bir o yana bir bu yana saçlarımı açıyorum sıcak diye topluyorum ellerimi ayaklarımı soğuk saydığım duvara dayayıp öyle uyumaya çalışıyorum tam uyuyorum gecenin bir vakti arayıpta ulaşamadığım sevgilim arıyor tüm herşeyin hıncını ondan alıyorum falan,sabah uyandığımda ev ahalisine kan kusturuşum herkesin üstüme geldiğini varsayıp asabi hatun tavırlarım ve her aynaya bakışımda bu benmiyim lan diyişim ya düşünün ben bile kendime gıcık olup bir kaşıp suda intihar edecekken kendimi bu insanlar napsın he:/Zaten dün konuştuğumuzda bu dönemlerimi bilmek istediğini söylediği an kızardım bozardım .:/


-Napcen halla halla sorma böyle seyler ıyk:/

-KuPa hayatım sen bazen o kadar sert oluyorsunki önüme koyduğun duvarı nasıl aşıcam diye bin dereden su getiriyorum bunu sana hissettirmesemde canım acıyor.Bilim ve yalnızca bu sebepten olduğunuki üzerine gelmim.

Ne tuhaf yaratığımki adam regl dönemimden bile tırsmış o dönemlerde beni aramayacak kapımdan geçmeyecek sanırım:)



Tamam bundan önceki ilişkimde kaşıma varana kadar karışıyordu adam .

-kaşların çıkmış KuPa ihihi

-hönk :0

Hatta bir keresinde ellerime bakıp

-neden tırnaklarını uzatmıyorsun KuPA dedi.

-Yaaahaa ben maç izlerken hepisiciğini yiyorum da ondan dedim

-Iyyy saçmalama tırnak yenirmi diye mırıldandı yüzünü buruş buruş yaparak maviş gözlerini fal taşı gibi açarak gerçi bu onda ne bilim tik gibi bir şey olmuştu birşey anlatıyorken gözler oval oval büyürdü:).Kendisi manikür setli bir metro seksüeldi.

Neyse bende söyledim stres falan beni düzensiz yaptı .....Kapatalım bu konuyu dedim ve kapattık.Dün buluştuk 2beden büyük aldığı gömlek yerine kırmızı gimlek aldık .Esmer tenine ve beyaz saçlarına yakışıcak bir gömlek.Oturduk parmağımın ölçüsünü almaya çalışıyor hissettirmeden :)elime bakıyor tüm sosis parmaklarını benim nazik ellerime uyarladı ama hepsi dırt çıktı:)Hayatımın en uzun metrajlı ilişkisi değil bu çünkü en uzunu 2 sene sürdü ayrıydık ama arayıp beni ikna etmeye çalışırdı sürekli sevgi hiç bitmedi.Aşk sonsuz oldu.Şimdi elimde değil onu sevmeye çalıştığımın farkında.Papatya falı gibi bir seviyorum bir sevmiyorum.Dalga geçmek değil benimki cidden okadar lanet bir hatun olmadım henüz .İnsanların duygularıyla oynamak ııı ıhhh bana göre değil empati yaparım hemen.Neyse
Sen beni affet Allah'ım içime hiç bir pislik yok:/ Valla

Bir,iki,üç Tıp....







KuPa k1z1 nın şarkısı...