Huzur


Hımmm, eeee, ööö, şeyy, ya nasıl başlayacağımı bilemediğim bir yazı oldu bu nedense.Konu insani duygular ,insanlık olunca sinirleniyorum ve cümleye başlayamıyorum tıpkı az önceki gibi...Çünkü çevremizde gördüğümüz pek çok tüketici bu duygularıda sömürür oldu.Televizyonda anahaberlerde Deniz Feneri ki o kadar güvenilir bir kurum oldu son zamanlarda ,can alıcı nokta o bile halkın bu zaafını kullanıyormuş.Kime güveneceğini bilmediğin ,kime yardım yapabileceğini bilmediğin ,aslında birçok şeyi bilemediğimiz bir ülke burası.Siyasi boyutta bilemediklerimiz elbetteki tartışılamaz durumda Tayyip Erdoğanın da her noka muhalefet olduğu gibi bu konudada parmağının olduğu zaten hiç şüphesiz okların birinide ona çeviriyor.Bu madalyonun diğer yüzü olduğu için tıp diyor ve geçiyoruz.

Çevrenize bakın şöyle bir , bu ay dilenciler sanki biri düğmeye basmışçasına köşe bucak yayıldılar.Beş kuruş vermiyorum valla.Bu kendimi adi hissettiriyor gerçi ama cidden inanmadığım hatta arkamdan" Ahahaha salağa bak,lan memlekette ne enayiler var ."diye söyleniyormuş gibi bir iç sesle elimi attığım cebimden tekrar çıkarır oldum.Bir keresinde bu dilencilik dalaveresine şahit oldum .Hergün geçtiğim yoldan işe doğru gidiyorum.O yol üzerinde 5m. arayla dilenciler oturur.Biri diğerinin yerine oturacak ki adam erkek gücünü kadına savuruyor, kadında ordan kalkıyor başka bir köşeye, o sıra adamın ses tonu gayet güçlü ve öfkeli ve ne hikmetse epeyce gür çıkıyor,Sonra yerine kurulup mülayim bir ses tonuyla "baciiiii Allahın rızası için"demesin mi ıyk nefret ediyorum valla gıcık oluyorum iki yüzlü insanlar .Dilenciyi öldürdüğümde kaç yıl yatacağımı hesaplıyorum.Her o yoldan geçişimde de dejavu yaşıyorum.Birde minik evlatlarını bu sahneye atmıyorlar mı?Ahhh ahhh.Sadece işe giderken bana Çiğdem bacım tatlı bacım diyen sevimli tatlı dilli ve gerçekten yoksulluğuna inandığım beni işe tatlı dille yollayan o amcaya veriyorum cebimde tuttuğum birlikleri.
Şimdi konumuz yardım madem ben yardım etmek istiyorum bu tür kurumlara sıfır güvenim var.Yolsuzluğun kapkacı aştığı bu memlekette kendi işimi kendim görürüm len politikası uyguluyorum.Nasıl mı? Şöyle ;

Babam vefat edince kıyafetlerini KIZILAY vs. kurumlara gönderdik fakat almadılar.Yapacak pek birşeyde yoktu.Çünkü kızılayın arşivinde birsürü kıyafet öylece duruyormuş.Öylece dursun diyede insanlar bağış yapmazlar.Para versen arşive atmazlar kazak gibi giyerler.En sonunda kızılay kabul etti.Ama bu konular deşelenirken bir diğer acı bilanço göze çarptı.


Bildiğimiz gibi huzur evleri onlara senelerini verip bakan ailelerin çocuklarının onlara bakamadıkları için bir köşeye attıkları yer.Evebeynler burda kimsesizliğe terkedilmiş hayırsız evlatlarını gözler dururlar.Kimisi artık baya ele ayağa düştüğü için çaresiz ne yapsalar eli mahkum ölümü özleyen ihtiyarlarımız.Mahsun Kırmızıgül'ün Beyaz Melek filmini izleyenler yaa bu kadar mı ,olamaz diye üzücüklere boğulmuştuk.İnanılmaz hoşuma gitti Mahsun gibi bir adamdan bu kadar dev bir kadroyu böyle bir duyarlı konuda buluşturduğu için ve unutulmaz bir daha belkide hiç bir karesinde göremeyeceğimiz simalarla bizi gözyaşlarına boğduğu için tebrik etmek gerek.Belkide büyük yankı uyandırdı Mahsun.Huzur evlerinden tepkiler aldı bu sinema filmine dair.Ama geneli elbetteki böyle.Neler izledik,neler gördük.Konumuz yardımdı ama dağıldı gitti.Demem o ki huzur evlerinde ihtiyaçlarını normal olarak karşılamayan ihtiyarlarımız için iç çamaşırı,pijama,veya aklınıza gelebilicek her türlü yardımı bizzat kendi oluşturduğunuz gruplarla gidip işte bu yaa gözümlede gördüm ben en güzelini yaptım diyebileceğiniz bir olaya davet ediyorum.Bu konuda maddi imkanı güçlü olanların da yolsuzluğa paralarını ve vicdanlarını teslim etmemelerini şiddetle öneririm.

Aslında yazı boyunca bunu demek istiyordum ohh yaa rahatladım:)Yarın ,öbürsügün bizimde orda bir köşede birilerini beklemeyeceğimiz meçhul.

 

11 yorum:

babegazelle dedi ki...

doğru bişeye değinmişsin walla tbr

beenmaya dedi ki...

ne güzel bir davet bu...aynı şey çocuk esirgeme içinde oluyor sanırsam değil mi. yani toplayıp kılık kıyafeti götürsek olur mu ki...

KuPa k1z1 dedi ki...

@babegazelle Rica ederim.Belki hepimizin aklının bir köşesinde var olan şeyler.Neden gündeme getirmeyelim değil mi?

@Beenmaya:Ya evet bende duyduğumda kesinlikle yapılmalı dedim.Bir yerde düşünüp empati yaparsak olması gerekende bu sanırım.Hem bittabi ki çocuk esirgeme yurtlarına giysi,kitap,oyuncak,boyama kitapları örnekleri çoğaltılabilicek herşey verilebilir.Bayramda kimsesizlerimizinde kimsesi olmuş oluruz böylece.Aslında çok güzel projeler çıkabiliyor.Geniş kapsamlı;)Her kim mutlu olursa bizde bu mutluluktan payımızı almış oluruz.Ne güzel ya:)))

Seyyah dedi ki...

Kocaman bir yürek gerek...
Yıllar önce çocuk esirgeme kurumuna ilk gidişimde iyi birşey yapmış olmanın huzuru ile eve döneceğimi düşünmüştüm. Öyle de oldu, ama yanında bonusu ile beraber... Orada gördüklerim, çocukların ruhları, gülümsemeyi unutmuş halleri, ürkeklikleri, sevgiye açlıkları ve daha bir sürü şey günlerce uykularıma girdi. İşte bu yüzden koca bir yürek gerek, düşünmek, uygulamak, hazmetmek ve unutmamak için...

MiM dedi ki...

Tam yorum sayfasına geldim, cereyanlar gitti.
Ba bu dilenci işinide abarttılar iyice, geçen bir lavuk iki pantolon giymiş iç içe, bacağını katlamış pantolonun içine, sözde dilenci oluyormuş. Herifin üstünden kango araba anahtarı çıktı.
Büroya 3 dilenci gelir hep, patronun babası zamanında da gelirlermiş. Haftada birkaç kez gelir giderler. Yeni sekreter bunlara uyuz oluyor, neymiş efendim bu adam geçen gün yine gelmişti. Beğenmiyor insanı. [Biri takım elbiseli diğeri yamalı elbise giyen iki insana bakış açısı neden değişir? Birinin babası parsel parsel arsa bırakmıştır, diğeri hiç.] Bide söylenmesi var ki öldürüyor beni. Geçen dilencinin birine, sen geçen günde geldin dedi, kapıda biraz tartışır gibi oldular falan. Bigün dalıcam o sekretere zaten, ne kadar boş insanız ya. Bide karşıma geçmiş ilmihal okuyor bana. Ya havlee. Böyle şeylerde insanı iman'dan soğutmamalı der, yazıyı bu noktada toparlayamam ;)
İçimizden geldiği gibi hareket etmek.
Senin qibi

Deli Profesör dedi ki...

Mahsun Kırmızıgül bana önceden çok dallama bi adam gibi geliyordu ama bu film cidden düşüncelerimi değiştirdi. Kimse kızmasın, bağırmasın. Bi ülkenin kötü yanı varsa bunlar Tayyip Efendi ve haleflerinin yaptığı gibi örtbas edileceğine, en azından sinema yoluyla insanlara gösterilmelidir. Hatta fırsatını buldun mu -ülkenin iyiliği için- yerin dibine bile sokmalısın ülkeni. Ya da kurum olabilir. Gözünü budaktan sakınmaman çok önemli. En basitinden Billy Wylder. Adam Hollywood'ta çalışmasına rağmen bazı filmlerinde Hollywood'a acayip giydirmişti. Ama bu, insanların ona olan saygısını daha çok arttırdı. Bizde maalesef öyle değil, herkes çakma milliyetçi olmuş. Ülkeni iki gıdım eleştirsen aforoz etmeye kalkarlar.

Adsız dedi ki...

'99 depreminde de aynı şey olmuştu..yurdumun her köşesinden para yardımı yağmıştı ülkeme..tabii yurtışından da...sonra öğrendik ki hiçbiri yerlerine ulaşmamıştı..çok yaralayıcı bir durum bu...artık halkımızın güvenini iyice kaybetti salyaları akan dolandırıcılar! konu yardım ve muhtac insanlarımız ise; önerin takidire şayan...huzur evleri ve çocuk esirgeme kurumlarına bizzat bu tür yardımlar yapılabilir...önemli bir konuyu ele almışsın..teşekkürler...

Mannak dedi ki...

Ben bayramın 1. günü arkadaslarımıda alıp huzur evine gittim. Önceden arkadaşlarım huzurevine gitmektense dışarıda nargile içmeyi önerdiler. Davetlerini geri çevirdim. 4 kilo lokum alıp gittik sölemesi ayıptır. Her bayram giderim bu geçen ramazan bayramında olduğu gibi. Mutlu oluyorum mutlu yüzler görmekten onların yüzleri yalan mutluluğu ile kaplanmamış.
Keşke herkez gidipte iki sohbet edebilse o insanlarla. Fazla birşey veremedim onlara mağlum öğrencilik. Birkere herkez tatsın o mutluluğu derim ben Yazarımızın dediği gibi.
Mutlu insanlarla mutluluğu tatmanız dileği ile
Saygılar.

KuPa k1z1 dedi ki...

bu yazıyı yazmaktan ziyade güzel yorumlar almak daha çok mutlu etti beni...

Batuhan Doğu Alkaya dedi ki...

Oldukça önemli bir noktaya değindin .. Bir kurum aracılığıyla yardım yapmaya çalışmanın sadece kişinin kendi vicdanını rahatlatmaya çalışmasından ibaret buluyorum.Çünkü yerine ulaşıp ulaşmadığı , en önemlisi doğru yerlere ulaşıp ulaşmadığı ; ne amaca hizmet ettiğini bilemeden sırtınızı dönüp gitmek çok saçma geliyor .. Günah'ı ona demek mantıklı değil ..

Ve düşünün ..
Gidip gördüğünüzde vicdani rahatlığın yanında hissedeceğiniz o mutluluğun vereceği haz ...

...
...

Mert Ataol dedi ki...

Kupaaa,
Nerelere yitip gittin anacım sen yaa,
Bi ses ver bi soluk.
Terkedilmiş kedilere dönmüş bloğun falan, miyavlıyo,
Hadi anacım bi ses ver hı?

KuPa k1z1 nın şarkısı...