20 Ağustos 2008 Çarşamba | Filed in:
Etiketler:
Behçet Aysan,
Madımak oteli,
Nazım Hikmet Ran,
Sivas Katliamı
benim o hep fırtınalarla boğuşan ruhum
yorulmuyor yaşamaktan.
midyatlı bir gümüş ustasıdır,
süryanive yüzündeki çıban gibi
yüreğinde yaralar taşımaktan.
yorulmuyor yorulmuyor
ağır işçi kedere ve aşka çalışmaktan
kiminde peçeli bir gülüş çağırıyor
kiminde kovuluyor kapılardan.
2.
bak sabah yaklaşıyor birazdan
ufuk moraracak sevgilim
çıplak sokaklarında
ayak seslerim dolaşsın
yasak ırmaklarında yıkanayım
avuçlarına karlı öpüşler bırakayım
rüzgar unutulmuş bir dağ çeşmesine götürsün bizi.
zamanın saatleri unuttuğu
şavkıyan bir dağ çeşmesine.
3.
ey eflatun aşk
bana eflatun yağmurlar yağdırabilir misin
getirebilir misin geçen günleri geri
tutup yıldızları yanıma oturtabilir misin
sana neyi anlatayım
her sarnıç küflü bir yağmuru
her sevda bir ayrılığı yaşar."
Behçet Aysan
Size Nazım'a olan hayranlığımdan bahsetmiştim buracıkta.Bugünde ömrümün şairini anmak istedim.Bakmayın aslında ben çok şiir okuyan çok şiir kitapları olan bir kız değilim.Sadece üni de okuduğum bir Cezmi Ersöz kitabında onun bir iki mısrası yazıyordu.Merakıma yenilip baktım okudum tüm şiirini ve sonra diğerlerini beğendim hatta çok beğendim.İşte ömrümün ikinci güzel adamı Behçet Aysan..Yaşasaydı eğer onunla tanışmayı çok isterdim...Buna engel olanlar utanmalı bence oda aydınlarla beraber karanlığa gömülenlerden....
Üstünde yazdan kalma ince bir gömlek.
Tane tane yağan beyaz
Elleri üşüdü, üşüdüde ince ince saplandı bıçak gibi bir ayaz.
Durup düşündü seneler öncesini ve kulaklarında paslanmış haykırmalar . Ayazın ellerini kestiği güne zıt bir gündü. Oysaki nede heyecanlıydı,hayalleriydi bir yerde herbirinin tek tek uğruna türkülerini söyleyip şiirlerini yazdığı Sivas.Sivasın güzel insanları,anaları,çocukları,çocukların babaları.Hepsi birer düştü, hepsinin hayali bir bir suya düştü.Hayalleri suda boğulamayanlar o gün güpegündüz cayır cayır yanan ateşte masum canlarını verdiler.Mevzu bahis olay ve olayda bahsi geçen insanlar seneler önce aslında çokta değil 93’ün cıvıl cıvıl neşeli ama bir köşesindede sinsi bekleyen cehennemin gününe uyandılar.Kimisi akşama hazırlanıyordu söyleşiler yapıyordu.Bir köşesinde resmini karakalemle kağıda döktürüyordu,kimisi akşam üstü bir kahvede iki tek atıyordu.Döndüklerinde Madımak’ın etrafı sessizdi.Bir kaç saat içinde gözleri kan bürümüş örümcek ağlı beyinlerin onları katletmelerini çaresiz seyrettiler.Ateş topları pencereleri bir bir kırıp geçti.Kaçan kaçtı kaçamayanın kanı zehir dolu bir ağıza şarap olarak sunuldu..Dostları yoktu belkide herşey o mazide bir bir gömüldü.Uğruna türküler yazılan Sivas mimlenip sustu.Katliamı yapanlar yanık ceset kokusunu evinde kustu ve huzuruyla uyudu.Uyudumu orasıda meçhul.
Terör diyoruz ya terör aslında içimizde ,terör aslında beynimizde,geliştiremediğimiz zihinlerimizde.Kızıp küfrettiğimiz düzene asıp parlak beyinleri yok ederek geriledik aslında.Her Türk’ün miilletim demesi yok artık milletim diyenleri seneler önce bir bir gömdük.Şimdi bencil zihniyetin elinde yoğurulup susuyoruz.Susuyoruz çünkü pişmanız.Elimiz kolumuz bağlı.Kendin ettin kendin buldun politikası içlerimizdeki yada içinizdeki yada içlerindeki.Din ardına sığınılmış yokediciler itti bizi karanlığa.Aslında çok şeyler daha yazmak istesede bu parmaklar bir yerden sonra susar.Adamda öyle yaptı kaçtığına pişman oldu yenik düştü ateşe.Gözleri nemli sürdü arabasını bir daha gelmemek üzere katledilmiş ,yokedilmiş ,haritadan kendini silmiş Sivas’a.İnsanlık yanarken o gün Aydın(lık)ta yandı karanlığa yenildi...Giderken zihninde susmayan seslerinide sürükledi peşisıra......Çaldı apansız kasedinin türküsünü....
"madımak yanar durur,
yüreğim kanar durur,
gönül verdiğim halkım,
ateşle oynar durur. "
"madımakta kavruldum,
yüreklere savruldum,
daha yolum vardı da,
yana yana yoruldum.
"Bugün 2 Temmuz değildi ama hergün ateşe yürüdüğümüzü sayarsak.Ne vakit yazsam yeriymiş gibi geldi...Şimdilerde halkın zihnini meşgul eden savaşlar ,iç karmaşalar,skandallar,patlayan bombalar,Yananın mı yoksa yakanın mı yanında olduğu belli olayan suratlar,T.C.nin başka cumhuriyetlere yavaş yavaş salındığını çizen yollar.Çok siyasi bir kız oldun sen KuPa sus kızım duyan olmadıktan sonra sen konuşsan ancak içini dökersin ama rahatlamassın .Binbir gece biter ömründede nerde sende bir yaraya ilaç olamak kendine hayrın yok vatanında hayırsız zati ,hayırlıların topraklarına hayrı yok.Bencil bencil köşelerine pısan ve bu güçlü ama pısırık toplumuna eziyet eden,adama kobay farelikten beter eden bir kaç çengiden başka zeki yok memlekette.Sende ancak yazarsın ve paylaşırsın bir yazıda burda biter.
This entry was posted on 02:13
and is filed under
Behçet Aysan
,
Madımak oteli
,
Nazım Hikmet Ran
,
Sivas Katliamı
.
You can follow any responses to this entry through
the RSS 2.0 feed.
You can leave a response,
or trackback from your own site.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
Uzak ülkelerin vahşi doğalarında Siyasi düşüncelerinden dolayı, içeriye atılan insanların işkencelerinde, tecavüzler olmuş ama, asla cinsel organlarını söküp almamışlar bilerek ve isteyerek. Bunu yapmama nedenleri ise, o kişinin politik savaşını, tutku ve cinsel arzularının devamını sağlayarak kısıtlamak içinmiş. Garip bişi gibi duruyor, ama işte yaziiim dedim..
sana çok teşekkür ederim kupa kızı.Behçet Aysan'ı ve şiirlerini senin sayende tanıma şansı yakaladım.sevgiler..
"gidiyorum
bu şehri bu yağmuru
bu düşleri
bu aşkı bu kavgayı bu kederi
size bırakarak. "
Sivas olaylarının asıl failleri deri koltuklarında purolarını içip, viskilerini yudumluyup kahkahalarını atıyorlar.. Aynı kişilerin gölgesi Başbağlar katliamına da yansıdı. İnsanlarımızın birlikte olmasını istemiyorlar. Farklılıklarımızdan yakalayıp proveke ediyorlar. (Bknz: 80'lerdeki sağ-sol olayları-iki grubun ardındaki gölgenin sahibi aynı güçtü. İki grubu da birbirine tokuşturup, birbirine kırdırmadı mı?)
Olan bizlere oluyor.. Şairlerimize, yazarlarımıza, şair ve yazar bilmemiş saf-temiz köylülerimize..
AĞLAMAK MESELESİ
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli,
Farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli...
Bak bunu da Nazım demiş,kısa ve öz..Ne güzel demiş..
Olayları olduğu tarihlerde hatırlayıp anma bana da hep tuhaf gelmiştir.O yüzden bugün ne güzel etmiş de dökmüşsün içindekileri.. Yüreğine,ellerine sağlık Kupacım..
Usta şairden çok beğendiğim bir şiirini de ben aktarayım:
KANLI ZAMBAK
Onu vurdular, gözümle gördüm onu
Ak bir zambağa binmiş
gidiyordu
Zambak dur, sana da bulaştı kan.
Bir damla gözyaşından
Doğurmuştu anası onu,
Bir avuç sevinçle
Büyüttü.
Bir avuç hüzünle
Nice zorluklar
Nice ayrılıklar
Ve saçlarına beyazlar
düşürerek.
On sekizindeydi
Bir sevgilisi vardı,
Aynı mahalleden
Eyüp'ten.
Henüz öpmemişti bile
Konfeksiyonda
Çalışırdı.
Onu vurdular
Gözümle gördüm onu.
Bir güvercin havalandı.
Eyüp'te, o basma
perdeli evde,
Kurudu saksıdaki sardunya
Birdenbire
Çatladı
Bir fotoğrafın camı.
Tel çerçeveli
Düştü
Radyonun üzerinden
yere.
Dağıldı kitapları.
Dağıldı şiirler
ve Roma Hukuku
Güvercin
Konamadı.
Onu vurdular, gözümle gördüm onu
Ak bir zambağa binmiş
gidiyordu.
Zambak dur, sana da bulaştı kan.
Behçet Aysan
nerdesin sen yahuuuu
Evet Kupacığım..Neredesin ? Seni çok özledim ve endişe duymaya başladım..
İyi misin,tatilde misin,yoksa çok mu yoğunsun?
Küçük bir haber bırak bari ya..?
Sevgilerimle...
@rüyacı: uzak ülkelerin vahşi doğalarında bile medeniyetin içindeki kadar cahil yobaz değilmiş insalar tabi değişiyor tüm bunlar.Bizimse işkence sırasında en büyük ve en çok yapılanı kısırlaştıracak insanlığa yakışmayan psikopatca zihinlerin yaptığı ve sonra işkenceyi gören kişide onarılamayacak hasarlar bırakıyor...
@yasamladans: sevdiysen nede güzel oldu o vakit.Sevgilerimle....
@buzcevheri:Gücün güçsüzlüğü yendiği bir ters orantı hayat..Herşey yapılabilir ve sonra üzerine kedinin dışkısını gömdüğü gibi bir toprak atılıp gömüleilir bir tarih sayfasına veya bir gazete küpüründe arşive sürüklenebilir.Masumiyet tutsak edilirken ,bahsettiğin prosu boğazına durasıcalar el kol sallayıp örgürce ve başları dik dolaşabilir.Bu işte bir tezatlık elbetteki var....
@Kasımpatım bebeğim beğendiğine bil ki çok sevindim.Beğenebileceğine ihtimalleri sürükledim zati.Hatta iddasına girdim içimle dedim kesin sever kasımpatım:) beni özlediğine şaşırmadım çünkü bende seni özledim işte yine geldim burdayım.Kısa bir tatildi benimki senelik iznimden bir hafta uzakta kaldım endişe edecek bir şey yok.Cam sildim devlet dairelerinde bir aşağı bir yukarı.Kan verdim haftayada iş :/
@beenmaya canikim burdayım yeni geldim doğrusu.Senelik iznimi ev harici ve dahili her yerde tükettim.Nüfus müdürlüğünde 1 günümü yerlebir ettim valla. Tam bir rezillik memurluğun insana uyuşukluk getirdiği doğru.Tabi işini ihmal edenlere sözüm.İnanın daha çok yoruldum iş yerindede net yasaklanmış ben yokken ..Neler olup bitmiş.Uzak kaldıüım bloglarınıza döndüm :)öpüldünüz teeeekk tekkk:)
Yorum Gönder