Ne zaman yağmur yağsa ben yazıyorum.Yağmurla gelen birşeyse bu bendeki sürekli yağmur yağan bir yerlere taşınmam gerekecek.Almanya olabilir mi bu? Almanya mı? Asla...Bir çok ülkeye gitmek isterim ama bu hoşnutsuz ,yüzü gülmeyen bir toplum olmamalı.
Tekrar yazmama neden aslında yağmur değil,beni etkileyen,yaralayıcı bir senaryoya sahip bir filmdi.Tavsiye üzerine izlemeye koyuldum.Rastlayanlar ve sonuna kadar izleyenler vardır belkide kanal 24'te idi mevzubahis film...Sarhoş Atlar Zamanı ....Filmin ismi çok cezbedici öyle değil mi?Kesinlikle öyle...Yada en azından bana öyle geldi...Film İranda kürtlerin yaşadığı bir sınır köyünde çekilmiş.Kürtçe ve Farsça karışımı ve uzun metrajlı film ödüllerine sahip.İlk etapta izleyeni kendine kilitlemediği kesin.Ama sadece bir kaç dakika sonra amatör oyuncuların o eşsiz kabiliyeti sizi oturduğunuz yerden tutup İran'a kadar sürüklüyor.İnanın bir sahnesinde ordaymışım gibi bir hisse bile kapıldım .Gerçek hayattan bir kesiti konu alıyor...Film de merak ettiklerim ve olmasını istediklerim vardı elbet.Kafamda mükemmel olması için senaryonun geri kalanını görememek beni çok sıktı.Ama bu hali bile mükemmel ötesiydi.
Söz sahibi olmayan küçük çocukların doğuda veya zor şartlarda aldıkları sorumluluklar göz yaşartıcı olabiliyor.Bazen düşünüyorumda biz hakikaten bir elimiz yağda bir elimiz balda büyümüşüz be.Bize bu imkanlar sunulmuş.Düşününce babamın sözleri kulağımda çınlayıp durdu filmin en ücra köşesinde.Sizin imkanlarınız bizde olmadı derdi babam ve lastik ayakkabılarından tut karda kışta okula gitmek için geçtikleri yollardan bahsederdi..Hepsi bizde varken biz şaşkın jenarasyon elimizin tersiyle canımızın emrettiği gibi yaşıyoruz.Ve işin kötü yanı bu şehirde okadar çok camii,okadar çok okul var ki neden????Neden diyorum çünkü neden doğuda bu kadarı yok.Hastanelerin sayısı,okulların sayısı camiiler kadar değil...Doğunun körelmeside terör olayların çoğalmasıda bundandır.Adamların yapacak başka birşeyi yok.Filmde bile kaçakçılık yapılıyor para kazanabilmek için.Aslında film ciddi anlamda toplumsal utanca ışık tutuyor.Ve bu utanç verici durumu İran kadar yanıbaşımızda hissetmemizde en normali...
Annemin düşüncesi bittabi çok sıradan bir film olduğu yönündeydi.Belkide şehirden çok köy hayatı gören içimizde bir tek o vardı.İşte böyle olur şöyle olur diye filmle beraber geçmişini tazeledi.Ve film bitti.
Bu film için uzun metrajlı cümleler kurabilirdim elbetteki, fakat izlemeyeneniz olabilir diye susuyorum.Genelde ben filmi baştan sona anlatabilirdim ve anlatmamak için yazımı sonlandırıyorum.Yönetmeninin savaşın içinde büyüyne çocukları anlattığı Kaplumbağalarda uçar,kara tahta gibi filmleride önemli ve izlenesi filmler içinde....Size iyi seyirler anacım .
Ve bu eserin sahibi Bahman Ghobadi 'yide takibime almaktan geri kalmıyorum....Nuri Bilge Ceylan'ın üslubunu sevenleriniz bu filmide sevmeniz mümkün.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
12 yorum:
Teşekkürler bir tanem..
Öncelikle geri dönüp özlediğim yazılarından birini daha sunduğun için teşekkürler..
İkincisi öylesine güzel ve yumuşak anlatmışsın ki,sana hayran oldum.Bilgi verip dozunda bırakmış,devamını şiddetle merak ettirmişsin.
Hele ki Nuri Bilge Ceylan yapımları hastası biri olarak en kısa zamanda izlemeye çalışacağım bu filmi.
Bolluk içinde yaşadığımız doğru.Hem de ne bolluk? Ama ya eskisisi kadar mutluluk var mı teknoloji yorgunu insanlarda?
Yazan ellerinden öptüm Kupa K1Z1M,bi'tanem.
Arım balım peteğim,benim güzelim :)
merak ettim bak filmi şimdik :) özlenen kupa kızına selamlar :)
Birçok yörenin ve bölgenin kendi içinde kaldırabileceği kadar sorunları var. Elbette bazıları dayanılmayacak kadar acı olabiliyor.
zeugma'nında dediği gibi kendi içimizde de zorluklar ve sıkıntılar mevcut.
Sanırım film bundanh daha ağır ama: Belki köydeki insanlar ayakkabı bulmakta zorlanıyorlar ama domatesin kokusu karınlarının
doymasına yetiyor. Bizde şehirde iğnelenmiş domatesleri yiyoruz...
selam, ne diyeceğimi bilmiyorum aslında... sadece filme dair bir duygudaşlığı duyurayım istedim...
sinema dili beni etkileyen ender yönetmenlerden biridir Ghobadi.2006 yapımı "yarım ay-niwemang" filmini de izlemediysen tavsiye ederim...
ama benim favorim "kaplumbağalar uçar" ve sarhoş atlar zamanı"dır ghobadi söz konusu olunca....
yazınla bana da böyle bir yorum yapma olanağı sağladığın için teşekkür ederim...
guzel, gibi
izlemeli
merak ettim filmi kupa kizi izleyecegim.
sevdim bile
@zeugma ımmm yok yok kasımpatım: ara ara gelicem valla bende üzülüyorum ama netten uzak bir dünyada yaşıyor olmam kötü oldu benim için.öncelikle bende seni büsbüyük öpüyorum özledim cidden.Sıkılmadan izlemişsindir umarım bir adetim benim..:)
@servet Daha önce yazdığım bir sinema yorumuna filmi anlatmıştımda sende kızmıştın içimden ben bu serveti çatlatacağım dedimde oldu sanırım:)sadece özlenmiyorumki özlüyorumda canım.
@mim pazardan salatalık seçerken kırıp çekirdekliyse alınız çünkü hormonsuz olurlar.Eğer kırıp çekirdeksiz bir salatalığa rastlarsanız tezgahın birinde onuda alınız çünkü hormonsuz salatalık yiyeceğim diye sıkı bir dayakta yemeniz mümkün:)
@wenda canım tavsiyene uyup en yakın zamanda "yarım ay-niwemang" izlemeyi düşündüğüm filmler arasına alıyorum aldım bile:)Yorum yapacağın bir yazıdan ziyade paylaşımın için ben teşekkür ederim..
@ferkul: geç kalmamalısın derim.Ya aslında ben beğendim ama ya beğenmezseniz tarzınızın dışındaysa diye korkmuyorum değil..
@pilli cadı temem özetini isterim ona göre:)
@vera sevindim bile:)
Kara Tahta'yı çok sevmiştim. "Kaplumbağalarda Uçar" ise ayrı lezzetteydi. Bu tarz doğal filmleri çok seviyorum.
Bende cok tavsiye aldım ama bi türlü nasip olmadı izlemek şimdi konuyu okuyuncada izlemem gerek oldugunu düşünüyorum.. Tşkler
@Buz cevheri:İçine kendimi samimi bir şekilde koyabileceğim bir film.Ne zaman böyle bir film izlesem kendi rolümün oturup izleemek olması canımı sıkar..
@Yabani kuzu:varolmanının sebebinin olduğu gibi bu filmi izlemende sebep olmak güzel olur...;)
bu filmi 3-4 yıl kadar önce izlemiştim ve daha önce izlemediğim bir tür olduğu için çok beğenmiştim, ben de tavsiye ederim.
Yorum Gönder